Bir yönden de belli değerlere sahip olmaktır diyebiliriz..
Muhafazakârlık kelimesi 'muhafaza etmek' kökünden gelmektedir..
Muhafazakârlık kelimesi 'muhafaza etmek' kökünden gelmektedir..
Kelimenin kökü bize Muhafazakârlığın fiziksel bir uğraşıdan ya da bireysel bir baskıdan çok kişilerin belleğini, hatıralarını yönetmek isteyen bir ideoloji olduğuna işaret etmekte.
Nitekim, sadece müslüman/islamcıların değil laik/seküler, Türkçü/milliyetçi ve sol/sosyalist grupların da vurguladıkları, belledikleri ve herkese de belletmek istedikleri idealize edilmiş bir geçmiş hayali var.
Zaten bu hatırlatma dürtüsü muhafazakârlığı salt bir dünya görüşü olmaktan ayrıştıran asıl nokta.
(Ipsos’un 2012 tarihli araştırmasına göre en güçlü eğilimlerimiz arasında geçmişe özlem %71 ile ilk sıralarda yer alıyor)
a) Siyasal Muhafazakârlık
b) Ontololojik muhafazakârlık.
İnsan varoluşsal olarak muhafazakârdır. Hayat ya da var oluş olağan haliyle muhafazakârdır.
Biz alıştığımız yerlere gideriz.
Bildiklerimizi tercih ederiz.
Bir iş yapacaksak kendi aletlerimizi tercih ederiz.
Hayat bizi muhafazakâr kılar, çünkü muhafazakâr alan güvenlidir.
Zamandan tasarruf sağlar.
“Balık tutmak da bir muhafazakârlıktır” der bir batılı.
Saldırı düşüncesini bertaraf etmek de bir muhafazakârlıktır.
Alışkanlık durumu insanı ontolojik olarak muhafazakâr kılar.
Burada bilinçli bir muhafazakârlık devreye girer: Siyasi muhafazakârlık..
Bu, tam bir bilinç halidir..
Bilinçli bir savunmadır..
Tüm bunlardan hareketle şu çıkarımı hiç kuşkusuz yapabiliriz;
Koruyacak ve benimsetecek bir değeri olan herkes Muhafazakârdır..
Eminim sizin de koruyacak değerleriniz vardır..
Bu yüzden de diyebiliriz ki;
bir şekilde siz de Muhafazakârsınız..
Koruyacak ve benimsetecek bir değeri olan herkes Muhafazakârdır..
Eminim sizin de koruyacak değerleriniz vardır..
Bu yüzden de diyebiliriz ki;
bir şekilde siz de Muhafazakârsınız..