21 Aralık 2012 Cuma

Sezai Karakoç'un Mona Roza'sı ve Sırları


Mona Roza Şiirinin Hikayesi ve Sırları


Mona Roza Tek Gül anlamına gelir. Bir rivayete göre, Sezai Karakoç üniversitedeyken bir okul arkadaşına sevdalanır..Fakat kendisini yakışıklı bulmadığı için ona bir türlü açılamaz.. Bir gün cesaretini toplayıp aşkını Muazzez Hanım´ a arzeder. Fakat reddedilince çok üzülür.Okullar tatil olur.Muazzez hanım Geyve´ de yazlıkta kalmaya başlar. Sezai Karakoç’ ta tam karşısındaki yazlığın bahçesinde bahçıvan olarak çalışmaya başlar. Her gün karşılıksız sevgi duyduğu sevgilisini seyreder.Ona şiirler yazar. Mona Roza şiirinin her kıtasının baş harflerine dikkat edersek Muazzez Akkayam ismi ortaya çıkar. Gel zaman git zaman. Okul biter ve mezuniyet töreni yapılır.Mezuniyet törenindeyse Sezai Karakoç Mona Roza şiirini okur. Muazzez Akkaya ise tam karşısındadır. Şiiri bittikten sonra bir alkış tufanı kopar. Herkes bir daha okuması için ısrar eder. Ve tam 3 kez Sezai Karakoç bu şiiri ard arda okur. Sahneden tam ineceği sırada Muazzez Hanım koşarak yanına gelir ve ona hala teklifinin geçerli olup olmadığını sorar. Sezai Karakoç senin aşkın artık benimkine yetişemez der ve hayır cevabını verir, Muazzez Hanım bayılır. Ertesi gün ise Muazzez Hanım´ın intihar ettiği duyulur. Sezai Karakoç hala evlenmemiştir.


Sezai Karakoç ile Muazzez Akkaya aynı karede!!







Mona Roza, siyah guller, ak guller

Geyvenin gulleri ve beyaz yatak

Kanadi kirik kus merhamet ister

Ah, senin yuzunden kana batacak

Mona Roza siyah guller, ak guller




Ulur aya karsi kirli cakallar

Urkek urkek bakar tavsanlar daga

Mona Roza, bugun bende bir hal var

Yagmur igri igri duser topraga

Ulur aya karsi kirli cakallar




Acma pencereni perdeleri cek

Mona Roza seni gormemeliyim

Bir bakisin olmem icin yetecek

Anla Mona Roza, ben bir deliyim

Acma pencereni perdeleri cek..




Zeytin agaclari sogut golgesi

Bende cikar gunes aydinliga

Bir nisan yuzugu, bir kapi sesi

Seni hatirlatiyor her zaman bana

Zeytin agaclari, sogut golgesi




Zambaklar en issiz yerlerde acar

Ve vardir her vahsi cicekte gurur

Bir mumun ardinda bekleyen ruzgar

Isiksiz ruhumu sallar da durur

Zambaklar en issiz yerlerde acar




Ellerin ellerin ve parmaklarin

Bir nar cicegini eziyor gibi

Ellerinden belli oluyor bir kadin

Denizin dibinde geziyor gibi

Ellerin ellerin ve parmaklarin




Zaman ne de cabuk geciyor Mona

Saat onikidir sondu lambalar

Uyu da turnalar girsin ruyana

Bakma tuhaf tuhaf goge bu kadar

Zaman ne de cabuk geciyor Mona




Aksamlari gelir incir kuslari

Konar bahcenin incirlerine

Kiminin rengi ak, kimisi sari

Ahhh! beni vursalar bir kus yerine

Aksamlari gelir incir kuslari




Ki ben Mona Roza bulurum seni

Incir kuslarinin bakislarinda

Hayatla doldurur bu bos yelkeni

O masum bakislar su kenarinda

Ki ben Mona Roza bulurum seni




Kirgin kirgin bakma yuzume Roza

Henuz dinlemedin benden turkuler

Benim askim sigmaz oyle her saza

En guzel sarkiyi bir kursun soyler

Kirgin kirgin bakma yuzume Roza




Artik inan bana muhacir kizi

Dinle ve kabul et itirafimi

Bir soguk, bir garip, bir mavi sizi

Alev alev sardi her tarafimi

Artik inan bana muhacir kizi




Yagmurlardan sonra buyurmus basak

Meyvalar sabirla olgunlasirmis

Birgun gozlerimin ta icine bak

Anlarsin oluler nicin yasarmis

Yagmulardan sonra buyurmus basak




Altın bilezikler o kokulu ten

Cevap versin bu kanli kus tuyune

Bir tuy ki can verir bir gulumsesen

Bir tuy ki kapali gece gune

Altın bilezikler o kokulu ten




Mona Roza siyah guller, ak guller

Geyve’nin gulleri ve beyaz yatak

Kanadi kirik kus merhamet ister

Aaahhh! senin yuzunden kana batacak!

Mona Roza siyah guller, ak guller




SEZAİ KARAKOÇ


24 Kasım 2012 Cumartesi

Hepiniz Muhafazakârsınız

Muhafazakârlık; herhangi bir evrime karşı olanların anlayış ve görüşü anlamına gelmektedir..
Bir yönden de belli değerlere sahip olmaktır diyebiliriz..
Muhafazakârlık kelimesi 'muhafaza etmek' kökünden gelmektedir..

Kelimenin kökü bize Muhafazakârlığın fiziksel bir uğraşıdan ya da bireysel bir baskıdan çok kişilerin belleğini, hatıralarını yönetmek isteyen bir ideoloji olduğuna işaret etmekte. 
Nitekim, sadece müslüman/islamcıların değil laik/seküler, Türkçü/milliyetçi ve sol/sosyalist grupların da vurguladıkları, belledikleri ve herkese de belletmek istedikleri idealize edilmiş bir geçmiş hayali var.
Zaten bu hatırlatma dürtüsü muhafazakârlığı salt bir dünya görüşü olmaktan ayrıştıran asıl nokta.




(Ipsos’un 2012 tarihli araştırmasına göre en güçlü eğilimlerimiz arasında geçmişe özlem %71 ile ilk sıralarda yer alıyor)


Muhafazakârlık ikiye ayrılır:
a) Siyasal Muhafazakârlık 
b) Ontololojik muhafazakârlık. 

İnsan varoluşsal olarak muhafazakârdır. Hayat ya da var oluş olağan haliyle muhafazakârdır. 
Biz alıştığımız yerlere gideriz.
Bildiklerimizi tercih ederiz. 
Bir iş yapacaksak kendi aletlerimizi tercih ederiz. 
Hayat bizi muhafazakâr kılar, çünkü muhafazakâr alan güvenlidir. 
Zamandan tasarruf sağlar. 
“Balık tutmak da bir muhafazakârlıktır” der bir batılı. 
Saldırı düşüncesini bertaraf etmek de bir muhafazakârlıktır. 
Alışkanlık durumu insanı ontolojik olarak muhafazakâr kılar.



Burada bilinçli bir muhafazakârlık devreye girer: Siyasi muhafazakârlık.. 
Bu, tam bir bilinç halidir..
Bilinçli bir savunmadır..




Tüm bunlardan hareketle şu çıkarımı hiç kuşkusuz yapabiliriz;

Koruyacak ve benimsetecek bir değeri olan herkes Muhafazakârdır..

Eminim sizin de koruyacak değerleriniz vardır..

Bu yüzden de diyebiliriz ki; 


bir şekilde siz de Muhafazakârsınız..

17 Kasım 2012 Cumartesi

Teröristin,Katilin,Bombacının 'Açlık Grevi' bitiyor..

Katiller,dağdan dönüp teslim olan teröristler,şehirde Kck bağlantısıyla okul yakan,market yaktıran,çocukları toplayıp polislere taş attıran hainler,otobüse molotof kokteyli atıp 19 yaşındaki Serap Eser'i diri diri yakan hainler açlık grevi yapıyor,İstanbul'da bomba patlatıp onlarca kişinin ölmesine sebep olan hain de..
Bizim kendini bilmez aydınlar da bu açlık grevini destekliyor.. Sahi kimin aydını bunlar?
Peki ne istiyordu bu açlık grevlerini yapanlar.. Şu meşhur aydınların dile getiremediği,söylerlerse gerçek yüzlerinin ortaya çıkacağı aydınlar..
Açlık grevindekiler öcalanın tecritten çıkarılmasını istiyorlar..
Yani istediği gazeteyi okusun,istediği tv kanalını izlesin,istediği zaman İmralıdaki diğer mahkumlarla görüşebilsin.. Bitti mi?
-Hayır!
En önemli noktalara geldik..öcalanın avukatlarıyla görüşebilmesi..Kardeşi olmazmış,yeterince iyi siyaset bilmezmiş.Kısacası öcalanın söylediklerini aynen aktarmamak lazımmış değiştirmek yorumlamak bi yerlere öyle iletmek lazımmış..
Kardeş öcalan bunu beceremezmiş..
Yahu anlayın işte emirler Kandil'e yanlış gidebilirmiş..
Televizyonlara yanlış amaaan işte 'doğru' aktarılabilirmiş..

Sırf bunlar olsa kime kabul ettirebilirdiniz bunları?
Bişey lazım,o öyle bir meşru olsun ki diğerlerini alalım ama o bulunan göz önünde olsun..
öcalan şunları şunları rahat rahat yapsın diyemeyecek olanlar onu kullansın..
-Evraka..Min dît..
Ana dilde savunma hakkı..
İşte budur..
İşte bu..
Bunu herkes kullanabilir..
Bu meşru bir haktır..

Size bir anı anlatayım..Şu an ismini hatırlamadığım bir gazeteciden dinlemiştim.
Hakimlik yaparken ilk görev yeri doğu illerinden ücra bir yermiş..
Bölgede konuşulan dil Kürtçe..
Davalı Kürt davacı Kürt..
Türkçeyi ise pek bildikleri söylenemez ,en azından savunma yapacak kadar,..
Gazeteci hakimimiz şöyle anlatıyor..
Bir tercüman bulurduk davacı anlatır o çevirirdi,davalı anlatır o çevirirdi ben kararımı verirdim o çevirirdi..
Ana dilde savunma zaten var kısacası..
Yıllar önce olan olay bu,hatta söyleşiyi yapan Balçiçek İlter:'Yani daha o zamanlar ana dilde savunma yaptırıyodunuz.' şeklinde şaşkınlığını dile getiriyor..
Ama Türkçe bildiği halde Kürtçe savunma yapmak isteyenler için;
Kürtçe bilen hakimler yetişirse;
Davalı davacıyı,hakim de her ikisini anlarsa..

-'Neden olmasın?'

16 Kasım 2012 Cuma

Ruby Sparks (Hayalimdeki Aşk) film özeti


Şimdi size bir filmden bahsedeceğim..
İmdb puanı:7.3 olan bu film Amerika'da 25 Temmuz , Türkiye'de ise 2 Kasım 2012 tarihinde vizyona girdi..
Önce bir özet sonrasında eleştirisine geçelim..

Ruby Sparks (Hayalimdeki Aşk)

Calvin genç yaşına rağmen lisede yazdığı kitapla ünlü olmuş bir 'dahi'dir ,kendisi bu sıfatı hiç sevmese de,.. Kitapları New York en çok satanlarda uzun süre kalır..Fakat Calvin'in hiç arkadaşı yoktur..Calvin'in bir de köpeği vardır. Onunla birlikte yaşamaktadır.Sevgilisi Lila ile 5 yıl boyunca birliktedir fakat Lila bir gün Calvin'i terkeder. Bu Calvin için büyük bir yıkım olur babasının ölümü üzerine terkeden Lila'yı affetmez. Calvin hayatına devam eder sadece abisi ve doktoru ile görüşmektedir. Doktoruna hayatında hayatında olup bitenleri sürekli anlatmaktadır . Bir yandan da kitap yazmaktadır. Bir gece bir rüya görür melek gibi bir kız. Ona hayran kalır.

İkinci kez gördüğün de ise artık kızı yazmaya başlar ve yazdığı bölümleri sadece kardeşine gösterir. Kitabı yazmaya başladıktan sonra hayatında bazı şeyler değişmeye başlar. Köpeği her gün bir kadın kıyafeti getirmektedir Calvin bunlara anlam veremez. Bir gün uyandığında Calvin evde kendi yarattığı karakter olan Ruby Sparks ile karşılaşır.


Delirdiğini düşünmeye başlar hemen abisini arar fakat o da bunun saçma olduğunu söyler.

 Calvin dışarı çıkar dışarda başına gelenler Ruby'nin gerçek olduğunu anlar çünkü diğer insanlar da onu görmektedir. Abisi önce inanmaz ama görünce şüpheye düşer ve kitabını okumuş bir hırsız olabileceğini söyler. Calvin kitabına yeni bir satır ekler ve ikisi de Ruby'nin Calvin'in yarattığı bir karakter olduğunu anlar. Bu inanılmaz bir şeydir. Calvin ve Ruby birlikte yaşamaya başlarlar. Ayrıca Calvin artık kitapla ilgili bir şey yazmamaya karar verir. Fakat her şey monoton gittikçe Ruby sıkılmıştır ,artık haftada bir ayrı yaşamaları gerektiğini resim kursuna gitmek istediğini Calvin'e söyler..Ruby zaten iyi bir ressamdır fakat Calvin bunu yine de kabul eder.İlk geceden itibaren Calvin için her şey berbat geçmiştir. Ruby ise hayatından memnun gözükmektedir. Evde olması gereken bir gece Ruby gelmeyince ipler kopar ve Calvin kitabında değişikliğe gider. Sonra yine değişiklik. Sonra yine. Her seferinde bi şeyler kötü gitmektedir. Bir gün dayanamaz ve Calvin Ruby'e yalnızca kendisinin yarattığı bir karakter olduğunu anlatır,kitapta değişiklikler yaparak ona istediği her şeyi yapabileceğini gösterir. Calvin delirmiş gibidir. Yaptığı haksızlığın farkına varır ve kitabın son satırlarını yazar Ruby Sparks artık özgürdür.
Calvin abisinin ısrarlarıyla kitaptaki bazı ayrıntıları değiştirerek yayımlar.


Calvin köpeğini çişini yapması için dışarıya çıkardığı bir anda Ruby ile karşılaşır. Calvin çok şaşırmıştır, Ruby onu tanımaz ama bi yerlerden tanıdık geldiğini söyler,o sırada Ruby Calvin'in kitabını okumaktadır. Yazarının Calvin olduğunu öğrenir..
Tanışırlar..




Eleştiri:İlişkiler konusunda hepimiz biraz böyle değil miyiz?
Her şey istediğimiz gibi olsun istiyoruz..
Sus dediğimizde sussun..
Ama çok susmasın..
Konuş dediğimizde konuşsun..
Ama çok değil..
Beni çok sevsin,bana çok bağlı olsun,hep beni düşünsün,sadece benim olsun..
İnanın bu çok sıkıcı..

Onu bunu bırakın da Calvn'in yerinde olsanız Ruby'i özgür bırakır mıydınız?
-Dürüst olun..

15 Kasım 2012 Perşembe

Sessiz kalma!Ya da kulaklarını kapat!

Bizden sessiz olmamızı istiyorlar..
İyisi mi siz kulaklarınızı kapatın,biz daha çoook gürültü yapacağız..

israil saldırılarında hedef gözetiyor (muş) (!)


Yukarıdaki fotoğraf israilin Gazze'ye yaptığı saldırılardan birinden..
Deniliyor ki israilin öyle bir teknolojisi varmış ki füzeler bombalar direkt olarak hedef gözetilerek atılıyormuş..Amaç teröristleri öldürmekmiş..
Sadece şu fotoğrafa bakın o teknolojiyle israilin gerçekte hedef gözetip gözetmediğini söyleyin..!