REİS BEY (1988)
1948 yılından 1960'a kadar tiyatro kaleme almayan Necip Fazıl'ın 1960 ihtilalinden sonra hapiste yazdığı üç eserden biri Reis Bey diğerleri ise Ahşap Konak ve Büyük Doğu'nun kapanması üzerine tamamlanamayan Kumandan eseridir.
Reis Bey Mesut Uçakan tarafından sinemaya uyarlanmış, Reis Bey karakterini Haluk Kurdoğlu oynamıştır. Reis Bey bir ceza hakimidir,ömrü otel odalarında geçmiş yapayalnız sert taş kalpli bir adamdır. Merhamet hakkındaki düşüncesi "merhamet ağızların iğrenç sakızıdır" ve "merhamet idamlık suçtur" olan Reis Bey'in hayatı idama mahkum ettirdiği bir sanığın şu sözleri ve idamından sonra suçsuz olduğunun anlaşılmasından sonra değişir.
-Etmeyin Reis Bey siz ağlayamazsınız. Ağlayabilseydiniz anlayabilirdiniz. Siz merhametten, acıma duygusundan yalnız kötülük doğacağına inanmışsınız. Yerine göre haklısınız. Fakat ondan ne büyük iyilik doğacağını unuttuğunuz için en büyük hakkı kaybediyorsunuz. Rahmet kaldırılmış sizin üzerinden buz çölünde yol alıyorsunuz. Reis Bey mühürlü kalbinizin açılmasını dilerim. Allah sizi de arındırsın.
-Etmeyin Reis Bey siz ağlayamazsınız. Ağlayabilseydiniz anlayabilirdiniz. Siz merhametten, acıma duygusundan yalnız kötülük doğacağına inanmışsınız. Yerine göre haklısınız. Fakat ondan ne büyük iyilik doğacağını unuttuğunuz için en büyük hakkı kaybediyorsunuz. Rahmet kaldırılmış sizin üzerinden buz çölünde yol alıyorsunuz. Reis Bey mühürlü kalbinizin açılmasını dilerim. Allah sizi de arındırsın.
Bu sözlerin dışında filmde beni etkileyen ve not aldığım diğer bölümler ise şöyle:
-Affı anlayınca kendinizden başka her insanı mazur göreceksiniz. Herkesi bu hale birbiri getirdi. Herkes herkesi affetsin. Başka ne çaremiz olabilir?
-Affı anlayınca kendinizden başka her insanı mazur göreceksiniz. Herkesi bu hale birbiri getirdi. Herkes herkesi affetsin. Başka ne çaremiz olabilir?
-Gelin çocuklar kumar masasına dizilip hep beraber ağlayalım. Mazlumun kendinde kıyılana, zalimin de kendinde kıydığına ağlayalım.Zalime daha çok ağlayalım.
-Ben diyorum ki her fert başucuna suçlu benim herkes suçsuz levhasını asmalıdır. Ben diyorum ki yegane kurtuluşumuz herkesin herkesi affetmesindedir. Daha ötesi kanunların sorumluluğuna girer.
-Soğuk kış geceleri köprü altında yatan çıplakların vebali benim boynumda. Gömleğimin yakasında isterse çareme adli tıp baksın. Fakat bir hastaneye girsem de kan kanseri çeken hastalar görsem acaba onları bu hale ben mi getirdim diye düşünürüm. Ben ne yaptım?
-Göklerin merhamet dolu olduğuna inanıyorum. Bizse nefsimizin beton çatısını tepemize dikmiş yaşamayı öldürüyoruz. Merhamet...Alem bu temel üzerinde eğer toprağa, tohuma hatta kire, lekeye merhamet... Merhamet olmasaydı su olur muydu? Rengi merhamet, sesi merhamet, pırıltılı, şırıltılı su. Ne duruyorsunuz sökün sahte su borularını. Ev ev merhamet şebekesi kurun. Tepelerinizdeki çatıları da yıkın, göklerle temasa geçin. O zaman göreceksiniz ki acı su borularından kendi kendine tatlı su akacak. Ve başlar üstünde güneşe yol veren kubbeler yükselecek.
-Gelemem dadı, gözyaşlarım kurur diye korkuyorum.